Jacques Ellul ve tekniğin hükümranlığı
Bir önceki yazıda Martin Heidegger'in, tekniğin insanları nihilizme götürdüğüne dair düşüncelerine kısaca değinmiştim.
Teknik, gücü bir kez ele geçirince kendi kendini dayatan bir karaktere mi sahip? Fransız din adamı ve felsefeci Jacques Ellul tekniği böyle yorumluyor.
İnsan Yayınları tarafından yayınlanan "İnsan ve Teknoloji" adlı derleme kitapta yer alan, Perviz Mansur'un "Teknoloji Metafizikçisi" isimli makalesi, Jacques Ellul'un teknik konusundaki oldukça orjinal görüşlerini özetliyor:
- Ellul teknik konusunda karamsardır. İlk günaha benzer şekilde ele alır. Ama ibadetle ve inançla temizlenebilen insanı, tekniğin gazabından kurtaracak bir şey yoktur.
-Ellul’a göre teknik, teknolojinin varlığı ve ona sahip olma meselesi değildir. O, planlı, modernleştirilmiş, düzenlenmiş ve kendi kendine yeterli bir kurumu tanımlar. Ellul, The Technological Society’nin Amerika baskısının önsözünde tekniği, insan faaliyetlerinin her alanında, mantıkla ulaşılan ve mutlak randıman veren metotların bütünü olarak tanımlar. Yani tekniği önceden belirlenmiş amaçlara ulaşmak için standart araçların bilinçli kullanımı olarak ifade edebiliriz. Bu yüzden teknik en ilkel toplumlarda bile var olabilir. Ellul tekniğe böylece evrensel bir nitelik kazandırırken, ona aynı zamanda kesinlikle insani olan ontolojik bir düzen diyecek kadar da ileri gider. Bu bakımda teknik problemi son kertede insanın kendisinin problemi olur.
- Ellul, makineler ve teknik arasında bir ayrım yapar. Günümüzde teknik, makineyi topluma entegre eder. O, makinenin ihtiyacı olan hayat türünü inşa eder. Makinelerin tutarsız patlamasının yaydığı yıkıntılara düzen getirir. Aydınlatır, düzenler ve modernleştirir, makinenin iş sahasında yaptığını, teknik soyut alanda yapar.
- Ellul’a göre teknik bilimin bir uygulamasıdır şeklindeki görüş kökten yanlıştır. Çünkü bu yargı, tek bir bilim grubu ve tarihin kısa bir dönemi için doğrudur. (Sadece 19. yy’daki fiziksel bilimler için geçerlidir). Teknik tarihsel olarak bilimden önce gelir. Bununla beraber teknik, ancak bilim ortaya çıktıktan sonra kendisini geliştirmeye ve yayılmaya başladı. Teknik ilerlemek için bilimi beklemek zorunda idi. Ama bugün bilim tekniğin bir aracı oldu. Çağımız için asıl kaygı, teknik ve bilim arasındaki birkaç soyut felsefi ilişkiyi ortaya çıkarmaktan çok, tekniği insani durumumuza göre tanımlamak olmalıdır.
- Pre-modern teknik yöreseldi ve çok yavaş yayıldı. Bunun tabii sonucu onun insana adapte edilebilirliğiydi. Endüstri öncesi toplumlar aletler değil onların kullanımındaki ustalıkla ilgilendiler. Aletlerin yetersizliği, insanın onları kullanmaktaki yeteneği ile telafi ediliyordu. Teknik ilerleme bir nevi ertelenmişti. Bugüne bakarsak, teknik ilerleme artık kendi verimlilik hesabından başka hiçbir şey tarafından şartlanmıyor.
- Modern tekniğin en acımasız yanı, totaliteryen otokrasisidir. İnsan tekniği kontrol edemez, teknik onu kontrol eder. Evrensel ve toplumsal bir gerçek olarak teknik, içinde ancak insanın sıkıca bütünleşmiş ve bağlanmış tek bir unsur olduğu teknik toplumun kendisi olarak tanımlanır. Teknolojik toplum, özerk bir teknolojinin istisnasız her toplumun geleneksel değerlerini teslim alma sürecinde olduğu, sonunda bütün teknik-dışı farklılık ve çeşitliliğin sadece bir dış görünüş olduğu tek tip bir dünya kültürü üretmek için bu değerleri altüst ettiği ve bastırdığı bir yolun tanımıdır. (Ellul bunu 30-40 yıl önce yazdı.)
-Ellul’a göre teknik doğal dünyayı yıkar veya baskı altına alır. Alemin kendini yenilemesine veya onunla ortak bir ilişkiye girmesine bile izin vermez. Bu iki dünya farklı emirlere, farklı idarecilere ve farklı yasalar boyun eğer. Bu tekniğin yapaylığıdır. Teknik ayrıca rasyoneldir.
-Modern tekniğin birbirlerini tamamlayan ve destekleyen 5 özelliği vardır. Otomatizm, kendini büyütme, monizm, evrensellik ve özerklik. Otomatizm seçeneklerin kısıtlanması demektir. Teknik devrim içindeki yöntemler, mekanizmalar ve formüller arasındaki seçim [rasyonellik ilkesinin karşı koyulamaz ağırlığı yüzünden] otomatik olarak gerçekleştirilir. İnsan seçme melekesinden soyutlanır ve tatmin olur.
- Ellul, "kendini büyütme"den, tekniğin özerk ve kendi kendine gelişmesini anlar. 1)Belli bir toplumdaki teknik ilerleme geri alınamaz. 2) Teknik ilerleme aritmetik değil geometrik davranma eğilimindedir.
- Monizm, teknik ve kullanım arasında ayrım yapmanın saçmalığıdır. Teknik kendi kendini kullanır, yani makinelerin kullanılacağı şartları yaratır. (İslam dünyasında biz daha çok Batı teknolojisinin Müslüman çevreye uyarlanabileceği kanısındayız.)
- Evrensellik özelliği tekniğin ülke ülke ilerleyerek dünyaya yayılıyor olmasıdır. Uygarlık derecesi ne olursa olsun, tüm ülkelerde aynı tekniği kullanma eğilimi vardır.
- Teknik ekonomi ve politikaya göre özerktir, zira sosyal şartlardan bağımsızdır. Aslında Ellul’a göre sosyal, siyasi ve ekonomik şartların değişimini sağlayan ve şartlandıran tekniktir. Fakat bütün bunlardan daha rahatsız edici olanı tekniğin ahlaki özerkliğidir. “O kendini iyi ve kötünün ötesine koyduğundan, ne çeşit bir sınırlama olursa olsun hiçbir korku duymaz.” İnsanın özgür olduğu yerde teknik mümkün olmadığı için, teknik insanı teknik bir hayvana indirgemek zorundadır.
- Teknik hem kutsala karşıdır hem de kendini kutsallaştırmıştır. Teknik hiçbirşeye tapmaz, hiçbirşeye saygı göstermez. İnsanın onlarsız yaşayamayacağı gizem ve korku duygularını yok eder. Kendi technolatrous mezheplerini üretir ve kendi kurtuluş planına imanı aşılar.